29 Mart 2012 Perşembe

sen beyazsın.

tüm yanlışlarım benden bağımsız gibi,onları sevmiyorum,benden çıkmalar ama bana ait değiller..ne yaptığımı bilmediğim zamanlarım oldu mu ? sanmıyorum..sanmak istedim ama sanmıyorum..


hatırlamıyorum çünkü,hatırlamak istemiyorum..


bu rezillikler neyin kefareti,neyi ödüyorum ben..bilmek istediğim şeyler uzaklaştıkça bitmek,erimek ve havaya karışmak,evet hepsinden biraz alıyorum üstüme,üşümek keyifli artık ve gün daha çok gri tonlarda..


bulutlara ise biraz hüzün taşıdıkları gerçeğine inandığım için,hala kırgın ve soğuğum,sevemedim..
sen ise bir bulut oldun,sensizliğimin başlangıcı oldun,şimdi doluyorsun buralara,yoğun yoğun ama gri değil beyaz..
gri bendim,beyaz sen ...


evi terk etmem iyi oldu bir bakıma,uzaklaşmak iyi geldi,eskişehiri seviyorum,üşüsemde,antibiyotiklere bağımlı yaşasam da huzurluyum,geçmişe dair izlerin kısıtlı olduğu bir yer burası,senle bir gün yaşadığım kadar anım var burada sana dair,onlar da mutlu ediyor beni eve dönerken tramvayda aklıma gelince,depreşmeni engelleyen ağrı kesici o anılar...


bu gece yine ayrı bir hoş geldin,güldüm,uyuyorum.


ruhumun içinde bir karakter yarattın sen,bunu romanlara,şarkılara dökmekten korktum,korkuyorum,romanları,şarkıları küçümsemekten değil,kendimi kurban etmekten...

16 Mart 2012 Cuma

bekler..

neden böyle rahatsın diye düşünmüyor değilim ? sanki hiç bir şey olmamış gibi sakin ve hala huzurlu...kaç yıl oldu bekler haldeyim,adı bekler değil artık,bekler gibi oldu,yakında üç nokta olacak...


bunca gün yokluğunda alıştım yalnızlığa ve çok şey kırıldı içimde papatyam..her akşam havai fişek gösterileri gibi aydınlattın karanlıklarımı ve sonra kırık bir şişenin el kesmesi gibi kestin o karanlıkta,kanadın,emdim ve tükürdüm..


senden çok şey istemiyorum,sadece çık git evimden,yatağımdan , herhangi bir tekel bayisinin yollarından,şişelerden ve şarkılardan..


ölmüş olsaydın bu kadar üşürmüydüm,yalnızlığında...
belkide en çok yalnızlık değil üşüten,bir yerde var olduğunu bilmek..


barış manço abimin dediği gibi ; gücüm kalmadı dayanmaya,ağlamak istiyorum,doya doya ve hıçkıra hıçkıra...

15 Mart 2012 Perşembe

ne zaman gitti tren ?

ne zaman gitti tren ? oysa ben istasyondaydım...büfenin orda,hani selpak satılan yer var ya,gözyaşları için satılandan,iyi gelir derler ya gidenin ardında kalanlara itafen,orada...


ne zaman gitti tren ? oysa benimde biletim vardı sana...mavi ve delikli...sana gelecektim,tıkır tıkır tren yol alacaktı,belki eskişehir de simit ayran alacaktım..yaşlı teyzenin valizine de yardım edecektim,az kalmıştı sana sabaha karşı sana gelecektim,ne zaman gitti tren ? 


üşüye üşüye oksijen koklayacaktım bilecik garında,daracık,titrek tuvaletlerden de raylara işeyecektim daha,ayağımı kaloriferin oraya uzatım tuna kiremitçi okuyacaktım ve cenk taner dinleyecektim oysa,ne zaman gitti tren ? ben hep geç kaldım...




gelirken siyah sırt çantamı ve içinde jelibonlarını getirecektim sana,salak şeyler derdin,ama çok mutlu olurdun aldığımızda,bazende kuru incir yerdik jelibonun lezzetine inat..ne zaman gitti ki tren? ben diz çöküp,umutsuz kalabildim...


düşünüyorum da ne çok bekledim ben seni,o kadar çok bekledim ki artık sana gelmeye karar verdim,karar verdim ama unuttuğum birşey var,
ben her koşulda,her yerde,her zaman sana geç kaldım...


ne zaman gitti ki tren?


ben hep sana bakmaktan içimdeki treni kaçırdım,oysa ben istasyondaydım...